- tümüyle
- баштанаяк; бөтенләй; тулысынча
Türkçe-Tatarca sözlük. 2013.
Türkçe-Tatarca sözlük. 2013.
gök taşı — is., gök b. Gezegenlerin arasında hareket eden, tümüyle gaz durumuna geçmeden yeryüzüne ulaşan katı cisim, hava taşı, şimşek taşı, uzay taşı, meteor, meteor taşı, meteorit … Çağatay Osmanlı Sözlük
götürmek — i 1) Taşımak, ulaştırmak veya koymak Hamalın biri, sırtına koca bir ayna vurmuş, götürüyordu. H. Taner 2) i, e Bir kimseyi bir yere kadar yanında yürütmek 3) i, e Bir şeyi yakından uzağa götürmek 4) Yerinden ayırıp uzağa atmak veya yok etmek Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
katmanlaşma — is. Katmanlaşmak işi Dünyadan, gününden, yeniliklerden hele toplumsal katmanlaşmadan tümüyle habersizdir. S. İleri Birleşik Sözler aykırı katmanlaşma uygun katmanlaşma … Çağatay Osmanlı Sözlük
organik — sf., ği, Fr. organique 1) Organlarla ilgili, uzvi 2) mec. Bir görevi yerine getirmekle yükümlü kuruluşla ilgili olan Ne ki organik bütünlüğü ve büyüklüğü kalmamıştı. S. Ayverdi 3) mec. Canlı, güçlü (ilişki) Yaşadığı dünyada gerçekliklerle olan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sırf — zf., Ar. ṣirf 1) Yalnızca Sırf vazife diye yaptığım bu ufak tefek hizmetler boşa gitti. R. N. Güntekin 2) Tümüyle, bütün olarak, büsbütün Kâhinliğimin sırf bir tesadüfe dayandığı oy birliği ile kabul edildi. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
şistleşmek — nsz Kömüre karışmış moloz oranın çok olması yüzünden, bir tabaka tümüyle işletilemez olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tümden — zf. Tümüyle, bütünüyle Birleşik Sözler tümdengelim … Çağatay Osmanlı Sözlük
yapısalcılık — is., ğı 1) Bilimin her dalında yapıdan yola çıkarak sonuçlara ulaşma yöntemi, strüktüralizm 2) db. Dilin tümüyle bir yapı özelliği gösterdiğini, terimlerin bu ilişkileri belirlediğini ileri süren dil bilimi öğretisi, yapısal dil bilimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
bilcümle — (A.) [ ﻪﻠﻤﺠﻝﺎﺑ ] tümüyle … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
bitamâmihâ — (A.) [ ﺎﻬﻡﺎﻤﺘﺑ ] tümüyle, tamamen … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
bittamâm — (A.) [ مﺎﻤﺘﻝﺎﺑ ] tümüyle … Osmanli Türkçesİ sözlüğü